Sosyal Değer Nedir?

“Sosyal değer”, insanların iyi olma hali ile ilgili değişimlere verdikleri göreceli önemi anlamak ve bu anlayıştan elde ettiğimiz içgörüleri daha iyi kararlar almak için kullanmakla ilgilidir. Bu göreceli önemi dikkate alarak, aldığımız kararların insanlar için neyin değerli olduğuna odaklanmasını sağlayabilir ve bu sayede olumlu etkileri artırmaya ve olumsuz etkileri azaltmaya başlayabilir ve nihayetinde işimizin genel değerini artırabiliriz.

Sosyal değere örnek olarak özgüvenimizin artmasından ya da bir toplum parkının yanında yaşamaktan elde ettiğimiz değeri verebiliriz. Bunlar bizim için önemlidir, ancak finansal değerle aynı şekilde yaygın olarak ifade edilmez veya ölçülmez.

Social Value International ağının bir parçası olan Social Value Türkiye, sosyal değerin etrafımızdaki dünyayı anlama ve kaynaklarımızı nereye yatıracağımıza karar verme şeklimizi değiştirmemize yardımcı olacak büyük bir potansiyel sunduğuna inanmaktadır. Değeri hesaplama şeklimizi değiştirerek, daha eşitlikçi ve daha sürdürülebilir bir çevreye sahip bir dünya elde edeceğimize inanıyoruz. Siz de üye olarak bu yolculukta bize katılabilirsiniz.

Kuruluşun büyüklüğü veya mevcut kaynakların miktarı ne olursa olsun, herkesin karar verirken sosyal değeri hesaba katmaya başlayabileceğine inanıyoruz.

Sosyal Değer İlkeleri Nelerdir?

Sosyal Değer İlkeleri, eşitliği, refahı ve çevresel sürdürülebilirliği artırmak için, daha geniş değer tanımını dikkate alan kararlar almak isteyen herkes için temel yapı taşlarını sağlar.

İlkelerin uygulanması, kuruluşların çalışmalarının sonucunda yaşananlardan daha sorumlu tutulmalarına yardımcı olacak ve kuruluşun hedeflerine ulaşıp ulaşmadığından daha fazla sorumlu tutulması anlamına gelecektir.

Sosyal Değer İlkeleri

Prensip 1: Paydaşları dahil et

Etki dediğimizde insan ve doğa üzerindeki, yani paydaşlar üzerindeki değişimleri düşünüyoruz. Bu değişimlerle ilgili etkinizi ölçerken ve yönetirken paydaşlarınızı tanımlayarak sürece dahil etmeniz gerekiyor.

Paydaşlar, faaliyetleriniz sonucunda değişim yaşayan kişi veya kuruluşlardır ve yaşanılan değişimi şüphesiz en iyi şekilde tanımlayacak olan kişi onlardır. Bu ilke, değerin ve ölçülme şeklinin faaliyetten etkilenenler veya faaliyeti etkileyenler tarafından hedef grubunuzun veya faydalanıcınızın bilgilendirilmesi için paydaşların belirlenmesi ve planladığınız tüm süreçlere dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapar.

Prensip 2: Değişimi anla

Bu ilkede ise değişimin nasıl yaşandığını anlamaya çalışıyoruz ve bunu, olumlu ve olumsuz değişimlerin yanı sıra planlanan ve planlanmayan değişimlere bakarak değerlendiriyoruz. Yaşanan farklı değişimler sonucunda farklı paydaşlar için farklı etkiler oluşabilir. Paydaşların yaşayacağı değişimler olumlu veya olumsuz olabilir. Bu ilke, paydaşlar tarafından dile getirilen ve beyanlarıyla desteklenen değişimlerin, nasıl yaşandığını anlamayla ilişkilidir.

Prensip 3: Sadece önemli olan konulara değer ver

Değer, farklı değişimlerin göreceli önemini ifade eder. Burada paydaşlarınızın öncelik verdiği değişimlere odaklanın. Eğer paydaşınızı yeteri kadar iyi tanıyorsanız (tüm süreçlere dahil ettiyseniz), karşınıza çıkan farklı değişimlerden hangilerinin paydaşınız için öncelikli olduğunu anlayabilirsiniz, ancak yine de sizin tahmin edemeyeceğiniz değişimler de olacaktır. Bu nedenle her zaman paydaşlarınıza sorun!

Prensip 4: Sadece öncelikli olanları dahil et

Ürün, hizmet ve faaliyetlerinizde etki odaklı değerlendirme yapabilmek ve paydaşlarınıza etki çerçevesi sunmak için kaynaklarınızda hangi bilgi ve kanıtların yer alması gerektiğini belirleyin. Verilmesi gereken en önemli kararlardan biri, etki tablonuza/çerçevenize hangi değişimlerin dahil edilip hangilerinin dışarıda tutulacağıdır.

Prensip 5: Aşırı iddialardan kaçın

Faaliyetlerinizin sonucunda oluşan ve kurumunuzun sorumlu olduğunu düşündüğünüz değişim değerini belirleyin. Bu ilke, size atıfta bulunmaktan çekinmemeniz gerektiğini öğütler. Yani sizin dışınızda başka hangi kişi, kurumların paydaşınızın değişim yaşamasında etkili olduğunu öğrenin.

Prensip 6: Şeffaf ol

Şeffaf olmak sadece finansal hesapverebilirlik değildir, yarattığınız etki konusunda da şeffaf ve hesapverebilir olun. Bu ilke, alınan her bir kararın ve atılan her bir adımın detaylıca açıklanmasını ve belgelenmesini gerektirir. Etkinizi göstermekten kaçınmayın. Topladığınız veriler, sonuçlar ve etkiniz konusunda şeffaf olun.

Prensip 7: Sonucu doğrula

Bağımsız bir güvence sağlayın. Yani topladığınız verilerin güvenilir olduğunu ispat edin, verileri nasıl topladığınızı açıklayın, tarafsız koşullar yarattığınızı gösterin. Bu konuda tarafsız bir değerlendirme uzmanıyla da çalışabilirsiniz. Bu ilke, nesnel olmakla ilgilidir. Bu aşamada bağımsız ve uluslararası geçerliliği olan ölçekleri inceleyebilirsiniz.

Prensip 8: Yanıtlayıcı ol

Yanıtlayıcı olun ve etki yönetimi yaklaşımını uygulayın. Bu ilke, kurumların etki ölçümü veya sosyal değer hesapları için eyleme geçmelerini şart koşar.

10 Etki Sorusu

Etki odaklı düşünme karar vermek demektir: İki ayrı strateji, iki farklı ürün arasında bir seçim yapmak, örneğin; bir ürünü değil diğerini geliştirmeyi tercih etmek, anlamına gelir. Yeni seçimler eskiye nazaran daha çok etki yaratabilmeyi hedefler. Sürekli farklı seçenekleri araştırmak ve yaptıklarınızı değiştirmek, mümkün olan en üst düzeyde etki yaratabilmenizi daha olanaklı hale getirir.

Bu seçimleri yapabilmek için önce yanıtlamanız gereken bazı sorular vardır. ON ETKİ SORUSU temel teşkil etmektedir.

Fark edeceğiniz üzere bu sorular yalnızca insanların hayatının nasıl değiştiğini veya ne kadar değiştiğini bulmaya çalışmıyor. Eğer farklı uygulama yöntemleri arasında bir seçim yapmak istiyorsak, bu değişimlerin ne kadarının faaliyetlerimize bağlı olarak gerçekleştiğini, ne kadar sürdüğünü ve bunları tecrübe eden insanlar için ne kadar önemli olduğunu bilmemiz gerekli.

  1. Çözmeye çalıştığınız sorun nedir?
  2. Bu soruna önerdiğiniz çözüm nedir?
  3. Yaptıklarınız sayesinde kimlerin hayatında değişimler yaşanmaktadır?
  4. Ne tür değişimler yaşanmaktadır (veya beklenmektedir)?
  5. Bu değişimleri nasıl ölçebiliriz?
  6. Her bir değişim ne düzeyde gerçekleşti (veya gerçekleşmesi olası)?
  7. Her bir değişimin ne kadarı bizim faaliyetlerimiz sayesinde gerçekleşti?
  8. Bu değişimleri ne kadar süreyle ölçmeliyiz?
  9. Farklı değişimlerin göreceli önemi nedir?
  10. Hangi değişimler önemlidir ve bizim tarafımızdan yönetilmeye değerdir

 

Aynı zamanda göz önünde bulundurmanız gereken üç kapsayıcı soru daha var:

  1. Bu soruları kim yanıtlamalı?
  2. Yanıtlar, kararlarınızı yönlendirmek için ne kadar detaylı olmalı?
  3. Bu kararları vermeden önce bilgilerin geçerli, eksiksiz ve doğru olduğuna dair ne gibi güvencelere ihtiyacınız var?